bugün
- zall beceremiyorsan bırak git20
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı20
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi20
- bugün hangi kadın yazara ne diksem12
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması12
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması10
- anın görüntüsü22
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak28
- ali koç12
- jose mourinho21
- günahların takımı galatasaray13
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır9
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri9
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu21
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
- anneler günü18
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor14
- icardi19058
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri9
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- doğum gününde hatırlanmamak13
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- icardi1905'in sözlüğü bozması8
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- yorgun mermi10
- şizofreni11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkeklerin sadakatsiz olması9
- türkiye den soğuma sebepleri11
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması11
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- uludağ sözlük kapatılacak11
entry'ler (1572)
(bkz: nar çiçekleri)
kendi çapımda bu yazar kişisini sözlüğünonur öymen'i ilan ettim. zamanın birinde mahlasımın altına bilgiden yoksun olarak gördüğüm konusu itibariyle dersim katliamı ve baş tacı sabiha gökçen ile ilgili bir entry yazmış, üstelik rahmetli nineme de gönderme yapmış* çok kale almayıp, ergenlik dönemi sivilcesi olarak görmüştüm kendisini, aradan da baya bir zaman geçmiş artık sivilcesi patlamış ve o ergen dönemim heycanından çıkmıştır düşüncesiyle kendisine sahip olduğu bilginin yanlış olduğunu ve doğrusunu öğrenmesi için yardımcı olmayı gerekli gördüm... kendisinin beni anlayabileceği en basit ve en yalın haliyle bu konuyu az ve öz bir şekilde açıklarsak eğer, sabiha gökçen dersim katliamına bizzat gönüllü olarak katılmıştır. neyse ki bu iddialarımızı kanıtlayacak kendi beyanı vardır.
sabiha gökçen'in Atatürk ile Bir Ömür Böyle Geçti kitabından kendisine ait bir ifade;
--spoiler--
"Eskişehir'de Tayyare Alayı'nda staj gördüğüm günlerden birinde uçuştan indiğimde bölükteki fevkaladelik dikkatimi çekti. Hemen sordum. Bizim bölüğün Dersim Harekatı'na katılma emrinin geldiğini söylediler. Kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Derhal bölük kumandanımıza koştum. (...) O da alay komutanına gönderdi. (...) Özel müsade lazımdı. (...) Hemen Çankaya'ya koştum. Atatürk beni karşısında görünce, önce hayret etti. Arzumu anlamıştı. Daha doğrusu kendisine isteğim iletilmişti. Bu bakımdan ben daha birşey söylemeden Atatürk konuşmaya başladı. (...) "Bak Gökçen, seni çok takdir ederim. Orada da görevini başaracağına inancım tam. Ancak çarpışacağın insanların eline düşersen, sana fena muamele etmelerinden korkarım. Buna çok üzüleceğimi bilirsin." Ben, 'Emin olunuz, kendimi onlara diri diri teslim etmem' dedim. (...) Hedef doğrudan Dersim'di.
--spoiler--
bu noktada dersime giden ve dersim katlimanın baş mimarlarından biri olan sabiha hanımın orada dersim halkının üstüne çiçek yağdırmadığını munzur çayının günlerce kan akmasından da anlayabiliriz yahut emekli general MUHSiN BATUR'un "anılar ve görüşler" adlı anı kitabında bahsettiği ve oldukça düşündüren şu cümlelerinden de anlayabiliriz.
--spoiler--
"Günlerden bir gün emir geldi, tren yoluyla Elazığ'a vardık, oradan da ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtik. iki aya yakın Dersim'de görev yaptım. Okuyucularımdan özür diliyorum ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum."
--spoiler--
hakkında cilt cilt kitaplar yazılacak bir katliamın küçük bir unsurunu gerek vakit darlığı gerekse yazar kişisinin yaşayacağı hayal kırıklığının boyutunu aza indirmek için kısa kesiyorum.
bu da sözlük formatı için gelsin;
tanım: doğru bilgiler ışığında bir mücadele dilediğim güzide insan.
sabiha gökçen'in Atatürk ile Bir Ömür Böyle Geçti kitabından kendisine ait bir ifade;
--spoiler--
"Eskişehir'de Tayyare Alayı'nda staj gördüğüm günlerden birinde uçuştan indiğimde bölükteki fevkaladelik dikkatimi çekti. Hemen sordum. Bizim bölüğün Dersim Harekatı'na katılma emrinin geldiğini söylediler. Kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Derhal bölük kumandanımıza koştum. (...) O da alay komutanına gönderdi. (...) Özel müsade lazımdı. (...) Hemen Çankaya'ya koştum. Atatürk beni karşısında görünce, önce hayret etti. Arzumu anlamıştı. Daha doğrusu kendisine isteğim iletilmişti. Bu bakımdan ben daha birşey söylemeden Atatürk konuşmaya başladı. (...) "Bak Gökçen, seni çok takdir ederim. Orada da görevini başaracağına inancım tam. Ancak çarpışacağın insanların eline düşersen, sana fena muamele etmelerinden korkarım. Buna çok üzüleceğimi bilirsin." Ben, 'Emin olunuz, kendimi onlara diri diri teslim etmem' dedim. (...) Hedef doğrudan Dersim'di.
--spoiler--
bu noktada dersime giden ve dersim katlimanın baş mimarlarından biri olan sabiha hanımın orada dersim halkının üstüne çiçek yağdırmadığını munzur çayının günlerce kan akmasından da anlayabiliriz yahut emekli general MUHSiN BATUR'un "anılar ve görüşler" adlı anı kitabında bahsettiği ve oldukça düşündüren şu cümlelerinden de anlayabiliriz.
--spoiler--
"Günlerden bir gün emir geldi, tren yoluyla Elazığ'a vardık, oradan da ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtik. iki aya yakın Dersim'de görev yaptım. Okuyucularımdan özür diliyorum ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum."
--spoiler--
hakkında cilt cilt kitaplar yazılacak bir katliamın küçük bir unsurunu gerek vakit darlığı gerekse yazar kişisinin yaşayacağı hayal kırıklığının boyutunu aza indirmek için kısa kesiyorum.
bu da sözlük formatı için gelsin;
tanım: doğru bilgiler ışığında bir mücadele dilediğim güzide insan.
ferzende kaya'nın öncülüğünde esmer dergisinden ayrılan yazarların oluşturdugu yeni bir dergi.
http://www.multikulti.com.tr/
http://www.multikulti.com.tr/
roma hukuku dalında türkiye'nin sayılı hocalarından biridir. başkent üniversitesi hukuk fakültesinin dışında ankara'da birçok vakıf üniversitesinde de görev yaptığı için sınavları diğer üniversitelerde sorduğu sorular ile hemen hemen aynıdır.
(bkz: gürgan çelebican)
(bkz: gürgan çelebican)
diyarbakır beş nolu, mehdi zana'nın "vahşetin günlüğü" adlı kitabıyla aynı konuları işleyen ve diyarbakır cezaevinin soğuk duvarları arkasında yaşanan acımasızlığın ve vahşetin gözler önüne çıkarıldığı "deng" yayınlarından çıkan bayram bozyel kitabıdır.
--spoiler--
bayram bozyel, "Disko" denilen işkencehanede çırılçıplak Filistin askısına asılışını, cinsel organından ve serçeparmağından elektrik verilişini, kalaslarla öldürülesiye dövülüşünü, tabanları yarılıncaya dek falakada yatırılışını ayrıntılarıyla anlatıyor.
Kış soğuğunda üzerlerine hortumla basınçlı soğuk su fışkırtılan mahkûmların neden zatürre olup öldüğünü kestirmek zor değil.
Lağım çukurlarında yüzdürülüp başları postallarla suya batırılanların, makatına cop sokulanların, "Co adlı köpeğe" esas duruşta tekmil verdirilenlerin, eğlence için canlı kurbağa, fare dışkısı ya da kusmuk yedirilen, sidik içirilenlerin, niye intihar ettiklerini tahmin etmek de zor değil.
Falakadan sonra arkadaşını sırtına alıp durmaksızın koşması istenirken dövülenlerin, niye "ölüm orucuna" yattığını, sonra niye "dağa çıktığını" düşünebilmek de zor değil.
Hele istiklal Marşı'nın bütün kıtalarını ezberleyemediği veya koğuş sorumlusunun cümle cümle okuduğu Atatürk'ün hayatını yeterince yüksek sesle tekrarlamadığı ya da koşarken "Her Türk asker doğar" diye haykırmaya mecali kalmadığı için öldüresiye dövülenleri öğrenince, bu toplumun cumhuriyetten, Atatürk'ten neden, nasıl soğutulduğunu anlamak da zor değil.
can dündar...
--spoiler--
--spoiler--
bayram bozyel, "Disko" denilen işkencehanede çırılçıplak Filistin askısına asılışını, cinsel organından ve serçeparmağından elektrik verilişini, kalaslarla öldürülesiye dövülüşünü, tabanları yarılıncaya dek falakada yatırılışını ayrıntılarıyla anlatıyor.
Kış soğuğunda üzerlerine hortumla basınçlı soğuk su fışkırtılan mahkûmların neden zatürre olup öldüğünü kestirmek zor değil.
Lağım çukurlarında yüzdürülüp başları postallarla suya batırılanların, makatına cop sokulanların, "Co adlı köpeğe" esas duruşta tekmil verdirilenlerin, eğlence için canlı kurbağa, fare dışkısı ya da kusmuk yedirilen, sidik içirilenlerin, niye intihar ettiklerini tahmin etmek de zor değil.
Falakadan sonra arkadaşını sırtına alıp durmaksızın koşması istenirken dövülenlerin, niye "ölüm orucuna" yattığını, sonra niye "dağa çıktığını" düşünebilmek de zor değil.
Hele istiklal Marşı'nın bütün kıtalarını ezberleyemediği veya koğuş sorumlusunun cümle cümle okuduğu Atatürk'ün hayatını yeterince yüksek sesle tekrarlamadığı ya da koşarken "Her Türk asker doğar" diye haykırmaya mecali kalmadığı için öldüresiye dövülenleri öğrenince, bu toplumun cumhuriyetten, Atatürk'ten neden, nasıl soğutulduğunu anlamak da zor değil.
can dündar...
--spoiler--
anayasaya göre "hiç kimse tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkartılamaz".
toplumun ekonomik kaynaklarının, ekonomik kalkınmayı sağlamak amacıyla bilimsel ve akılcı biçimde kullanılmasını sağlar.
başbakan veya bakanların görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçların araştırılmasını sağlayan hükümeti denetleme yollarından biridir.
ALıNMASI GEREKEN BiR KARARıN TASLAK ŞEKLiNDEKi TEKLiFi.
tbmm'nin hükümeti denetleme yollarından biridir.
milletvekillerinin tek başlarına başbakana ya da herhangi bir bakana bilgi almak amacıyla yazılı veya sözlü olarak soru sormalarıdır.
milletvekillerinin tek başlarına başbakana ya da herhangi bir bakana bilgi almak amacıyla yazılı veya sözlü olarak soru sormalarıdır.